Susmak Kabullenmek Midir? Bir Genç Yetişkinin Hayatına Yansıyan Yansımalara Dair
Hayat, bazen öyle bir hale geliyor ki, en büyük mesele susmak oluyor. Susmak… Hani bazen “Ya susmam mı gerekiyor, yoksa bir şey mi söylemeliyim?” diye kafamızda sürekli dönen bir soru var ya, işte tam o anlarda kendimizi en sık bulduğumuz noktaya, “Susmak kabullenmek midir?” sorusuna takılıyoruz. Tabii ki bunun gündelik hayattaki küçük komik anlarla bir ilgisi var, zira biz, yani genç yetişkinler, bazen çok şey düşünmekle uğraşırken, etrafımıza karşımıza çıkan her konuda kafamızdaki seslerin çığlığını bastırmaya çalışıyoruz. Bu yazı da bunun üzerine, yani susmanın kabullenmek olup olmadığı üzerine…
“Hayat mı? O da Ne?”
Bazen arkadaşlarım beni arar, “Abi, işte şu konuda ne düşünüyorsun?” diye sorarlar. O anda cevabım bir çığlık gibi başlar: “Ya, ben o konu hakkında o kadar çok düşünüyorum ki, artık daha ne düşünsem?” Sonra ne olur? Bir süre sonra, “Ne düşünsem ki?” demeye başlarım.
İçimden bir ses sürekli olarak: “Sus, hiçbir şey söyleme, şimdi herkesin gözünde biraz daha derin bir insan olarak kalabilirsin.” Bir taraftan da bir bakarım ki, grup sohbetinde susuyor ve o sessizliğim bir anlam kazanıyor. O an, “Susmak kabullenmek midir?” sorusunun cevabını aramaya başlarım.
Biraz Mizah, Biraz Ciddiyet: İkisi Bir Arada
Bir gün arkadaş grubuyla kafede buluştuğumuzu hayal edin. Sohbet akıyor, herkes birbiriyle laf dalaşına giriyor, ne var ki ben o gün biraz daha sakinim, kafa biraz dağılmış. Biri aniden bana bir soru sorar:
Arkadaş: “Ya senin fikrini alalım, gerçekten insanların özür dilediğinde samimi olduğunu düşünür müsün?”
İçimden geçenleri size yazsam, burada belki 15 sayfa bir deneme metni çıkardı. Fakat yüzümdeki ifade, “Ah, çok felsefi bir soru, şimdi cevap versem çok derin olacak, ama gerçekten cevap versem belki de herkese ‘yavaşla, biraz düşün’ mesajı vermiş olurum” der gibi. Cevap vermek yerine, tek bir kelimeyle geçiştiririm:
Ben: “Bence… Hayat, özür dilemeyi öğrenmekle başlar.”
Bu da bir nevi susmaktır aslında değil mi? Yani bir cevap versem, belki herkesin kafasında soruyu daha da büyütebilirim ama susmak… O, herkesin beyninde yeni bir şüphe tohumu ekmek gibidir.
Susmanın Ardındaki Derinlik: Kabullenmek Midir?
Susmak gerçekten kabullenmek midir? İşte bu soru, özellikle sürekli bir şeyleri düşünmeye çalışan biri için çok zorlayıcı olabilir. Şöyle bir durum düşünün, arkadaşlarınız bir konuda konuşuyor, çoğu doğru olanı söylüyor, bazen yanlış da söylüyorlar ama siz, bir yandan “Neyse, onlara söylemesem de olur” diyorsunuz. Bu noktada susmak, bir nevi kabullenmektir, değil mi? Sanki “Benim doğru bildiğimi anlatmak için kavgaya girmeye gerek yok” diyorsunuz.
O anda içinizdeki ses şöyle der:
İç Ses: “Bu durumda gerçekten susmak mı gerekiyor, yoksa sadece lafı fazla uzatmamak mı?”
Ve işte susmanın tadı, tam burada başlar. Kendinize engel olmak, bazen en akıllıca hareket gibi görünür. O yüzden susmak kabullenmek midir? Bence evet. Susarak bazen insan kendini bir savaştan korur.
Susmak Kabullenmek Mi? Yoksa Bazen “Kaçmak” Mıdır?
Susmak her zaman kabullenmek değildir. Bir de “kaçmak” vardır. Mesela bir arkadaşınız her zaman aynı şeyleri tekrar eder. “Aaa, şu konuyu anlatmayı unuttum!” dediği anda, muhtemelen sizin beyniniz “Of, bu konuyu her gün dinliyoruz” diyordur ama susmak, “Bu konuşma uzarsa gerçekten çıldırırım” anlamına gelir. Yani burada susmak bir kabullenme değil, biraz da “Kaçma” durumudur. Çünkü susarak biraz zaman kazanmak istersiniz, belki de daha fazla kafa karıştırıcı soru sormamak için susarsınız.
Arkadaş: “Ya ama, buna nasıl bir tepki verirsin?”
Ben: (İçimden) “Bir şey söyleme, tepkisiz kal. Yoksa bu yine uzar, her şeyin başı susmak.”
Sonuç: Bazen Susmak Gerçekten Kabullenmektir
Evet, sonunda bir şey söylemek gerekirse, bence susmak bir anlamda kabullenmektir. Her ne kadar bazen susmak, “kaçmak” gibi hissettirse de, çoğu zaman insanlar birbirlerini anlamak için çok fazla konuşurlar. Susmak, aslında “Benim de bir fikrim var ama şu an, belki başka bir zaman daha uygun olur” demek gibidir. Bazen, susarak sadece kendi iç sesimizi dinleriz, bazen de etrafımızdaki dünyaya biraz mesafe koyarız.
Susmak kabullenmek midir? Bence her şeyin bir dengesi var, ne zaman susmanın ne zaman konuşmanın gerektiğini bilmek, işin sırrı.
İç Ses: “Vay be, ne derin konuştum, şimdi susma zamanı!”